Kobani Davası Hakkında

Siyasi partiler, her ne amaç, maksat veya gerekçeyle olursa olsun, kuruldukları demokratik ülkelerde, demokrasinin kurallarına uygun hareket etmek zorundadırlar. Teröre ve şiddete davetiye çıkaran ve onları meşrulayan bir yapıda olamazlar; kaldı ki Anayasamızda da bu suç teşkil etmektedir. Öte yandan, yargının bağımsız ve tarafsız işletilmesi ve siyasal etkiden uzak tutulması da Anayasal bir zorunluluktur; burada, bu hususların ikisine de uyulmadığı görülmektedir.

Kamuoyunda “Kobani Davası” olarak bilinen dava, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’nin, IŞİD’in Kobani’ye saldırılarının şiddetini arttırmasının ardından 6 Ekim 2014’te sosyal medya hesapları üzerinden paylaştığı mesajla sokak protestosu çağrısı yapması üzerine başlayan 6-8 Ekim 2014 olaylarına dayandırılmaktadır.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatılmış; soruşturma kapsamında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 10 milletvekili hakkında fezleke hazırlanmıştır.

T.B.M.M’de 20 Mayıs 2016’da oyçokluğuyla milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması akabinde Demirtaş, Yüksekdağ ve yedi HDP milletvekili 4 Kasım 2016’da evlerine yapılan baskınla gözaltına alınarak tutuklanmıştır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim 2020’de 17 HDP’li siyasetçi daha tutuklanmış ve Savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde bir iddianame hazırlamış ve iddianame, 7 Ocak 2021’de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Mayıs 2024’te 5 tahliye, 12 beraat, 13 tutukluluğa devam kararı vermiş ve firari 72 sanık hakkındaki dosyayı ayırmıştır. Özellikle eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası verilmesi daha fazla dikkat çekmiştir.

#

Söz konusu “Kobani davası”nın, siyasal İslamcı iktidarın yargı erki üzerindeki tahakkümüne işaret eden emareler ve “Gezi Davası”, “Can Atalay hakkındaki AYM kararının uygulanmaması”, “28 Şubat Davası” vb. davalar dikkate alındığında, “siyasal intikam maksatlı bir dava olduğu”, “iktidarın davayı araçsallaştırdığı”, “mahkumiyet kararlarının hukuken hiçbir karşılığının olmadığı”, “davanın bir kumpas davası olduğu”şeklindeki değerlendirmelerin yanlış olmadığı kanaatindeyiz.

Siyasal İslamcı iktidarın etkisi altında olmayan Anayasa’daki görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak, tarafsız ve objektif bir yargı erki vücuda geldiğinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapması gereken ilk işlerden bir tanesi;

– AKP Hükümeti tarafından başlatılan çözüm süreci, açılım süreci, demokratik açılım veya Kürt açılımı süreci ile ilgili soruşturma başlatmak,

– İmralı’da hapis yatmakta olan eli kanlı terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapan, Abdullah Öcalan’ın mektubunu Diyarbakır’da okutan, Akil İnsanlar Heyeti oluşturan, terör örgütü mensupları için sınır hattında Mahkemeler kuran sorumluları tesbit ederek soruşturma başlatmak,

– Irak’ın Kuzeyi’nde yerleşik Peşmerge güçlerinin 29 Ekim 2014’te Şanlıurfa-Suruç’taki Mürşitpınar sınır kapısından Kobani’ye gitmesine olanak yaratan sorumluları tesbit ederek soruşturma başlatmak,

– Çözüm süreci içerisinde eli kanlı terör örgütüne karşı operasyon yapmama talimatı veren sorumular hakkında soruşturma başlatmak

olmalıdır. Ayrıca; Anayasamızın68. maddesinin 4. fıkrasında sayılan hükümlere aykırılıklar bulunması, siyasal partilerin temelli kapatılmasını gerektirmektedir. Yine; 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 4., 80, 81, 82, 83 ve devamı maddeleri;kısaca siyasal partilerin Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışmalarını, devletin tekliği ilkesini değiştirme, bölgecilik veya ırkçılık, laiklik niteliğinin değiştirilmesi ve halifeliğin yeniden kurulması amacını güdemeyeceklerini hükme bağlamıştır.

Bu bağlamda, “laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerin odağı” olan ve “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşıyan” ve evvelki siyasal partileri, bu sebeplerle kapatılmış olan siyasal İslamcı ve ayrılıkçı mahiyetteki siyasal partilerle ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasa ve ilgili Yasalardan kaynaklanan görevinin gereklerini yapması beklenmektedir.

Tüm siyasal partiler, Anayasa ve 2820 sayılı Siyasal Partiler Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunmaya gerekli özen ve dikkati göstermek mecburiyetindedirler. Yenilik Partisi’nin “Kobani Davası” konusundaki açıklamasını kamuoyuna saygıyla duyururuz.19.05.2024

Yenilik Partisi Parti Sözcüsü

Doç.Dr. Kemal ÇİFTÇİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir